XI. yy.’da yazılan Kutadgu Bilig’in 1532 yılında yayımlanan, çok sevdiğim “Prens” eserine dahi ışık tuttuğunu düşünüyorum. Ülkenin yönetim biçimlerini ve hükümdarın davranışlarını tatlı bir dille anlatan bu kitabı okuyucularıma öneriyorum…

Sf: 12
Yüce Tanrının Övgüsü
Ey Tanrı’nın birliğine inanan! Yüce Tanrı’yı dilinle öv. Gönlün inandı ise, aklını işe karıştırma.

Sf: 16
İnsanoğlunun Değeri Bilgi ve Akıldan Gelir
İyilik Etmenin Övgüsü; Akıl ve Bilginin Erdemi 

Sf: 18
Dünyada bilgiden daha yüce ne vardır? Bir cahil baş köşede otursa, orası kapı eşiği sayılır. Bir bilgin eşikte otursa, orası baş köşe sayılır; bütün bu saygı esasen bilgiyedir. Dünyada iki sınıf insan vardır: Beyler ve bilgililer. Bunlardan gayrisi adeta hayvan sürüsü gibidir. Şimdi sen bunlardan hangisisin, açık söyle! Sen ilk ikisinden biri ol, üçüncüden uzaklaş. Bunlardan birincisi kılıç alarak halkı itaat ve düzen altında tutar; diğeri eline kalem alarak doğru yolu bulup gösterir. 
Bir deli, adam öldürse ona ölüm cezası vermezler; zira aklı yoktur. Akılsız adamlar ne mükafat görür, ne de ceza. Bütün hürmet ve itibar, akıl içindir; akılsız adam bir avuç çamur gibidir. Akıl sahibi insan asil olur. Bilgi sahibi insan beylik bulur. 

Sf: 27
Aydoldu Hükümdara Kendisinin Kut Olduğunu Anlatıyor.

Sf: 28
Bana güvenme! Bak ne der Türkçe bir atasözünde  bir ak sakallı; Ey kutlu kişi, kut’a güvenme, kut’a inanma! Akarsu, güzel söz ve kut durup dinlenmeden alemi dolaşır. Kut’a güvenilmez, vefasız ve dönektir!

Sf: 36
İyilik, yokuş tırmanmak gibidir, zorluk çekilir; kötülük ise iniş gibidir, kolayca elde edilir. 

Sf: 38
Hükümdar:
– Anladım Aydoldu! Fakat yaşayan bir kimsenin hiç konuşmaması imkansızdır. İki tür insan konuşamaz: Biri dilsizdir, diğeri bilgisiz! Bilgisizin dili daima kilitli olmalı, bilgili kişi de diline hakim olmalıdır. 

Sf: 41
Aydoldu’nun Hastalanması ve Ölümü
Ömrünü gafletle geçirdiğini, gençliğini boşa sarf ettiğini düşünerek pişmanlık içinde kıvrandı, ağladı. İnsan oğlu böyle acizdir işte, ömrünü asla dilediği gibi geçiremez. Birazcık rahata kavuşsa, aczini unutur.
Yiyip karnı doydu mu, aygır gibi  azgınlık eder.

Sf: 49
Öğdülmüş’ün Hükümdarın Huzuruna Girmesi

Sf: 56
Aklın hareketi ihtiyar, kendisi gençtir. 

Sf: 58
Liyakatli Bir Hükümdar Nasıl Olmalıdır?

Sf: 60
Bey cesur ve atılgan olmalı. Korkan asker cesur olan beyinden cesaret alır. Aslan köpeklere baş olursa, köpeklerin her biri aslan kesilir. Köpek aslanlara baş olursa, aslanlar köpek gibi oluyor. Bey olan kişi cömert olmalıdır. Cömert olursa, adı dünyaya yayılır. Etrafına birçok insan toplanır, ordusu kuvvetlenir. İl tutmak için asker ve ordu gerekir; askeri beslemek için çok mal ve servete ihtiyaç vardır. Bu malı halktan toplarsın, bunun için halkın zengin olması gerekir. Halkın zengin olması için de doğru kanunlara ihtiyaç vardır. Bunlardan biri ihmal edilirse hepsi bozulur.

Sf: 63  
Öğdülmüş Ordu Kumandanının Nasıl Olması Gerektiğini  Anlatıyor.

Sf: 65
Sayısı az ama düzenli bir ordu kalabalık bir orduya göre daha iyidir. Birçokları kalabalık bir orduya göre daha iyidir. Birçokları kalabalık ordularıyla bozguna uğradılar. Ordu kumandanı düşmanla savaşırken esas kuvvetleri etrafında bulundurmalıdır.

Sf: 66 
Ey hükümdar! Bu iki vazife büyük vazifedir; yüceliğin atıdır. Biri vezirlik, diğeri ordu kumandanlığı! Bunlardan biri kalem tutar, biri kılıç. Ülkenin  düzeni ve dizgini bu ikisinin elindedir. Bu ikisi el ele verirse, onu kim bozabilir. Bu iki işe getirdiğin insanlar da halkın seçkinlerinden olmalıdır. Bak bir bilgi kimse ne demiştir: Memleketi alan, onu kılıç ile almıştır; memleketi tutan onu kalem ile tutmuştur. Bir memleketi kılıç ile geçirmek mümkündür, fakat kalem olmayınca kimse onu elinde tutamaz. Herhangi bir ülke kılıç zoru ile ele geçirilebilir, fakat bu hakimiyet şiddet ve öfke ile uzun yıllar sürdürülemez. Kalem ile idare edilen şehir ve eyalette insanlar arzularını bulurlar. 

Sf: 67
Güler yüz ve tatlı söz de insanı kendine ısındırır, insan kime ısınırsa ona kul köle olur.

Sf: 68
Şu üç şey de devlet hizmetlisinin başını yer, bunlardan uzak durmalıdır: Birincisi duyduklarını ifşa etmemelidir. İkincisi görmemesi gerekenleri görünce gözünü yummasını bilmelidir. Üçüncüsü kendine hakim olmalı ve doğrulukla yaşamalıdır. Bak bir bilge hükümdar ne der: Başını korumak istersen,  beylerini söylemedi gereken sözleri sen söyleme.

Sf: 69
Öğdülmüş Kapıcıbaşının Nasıl Olması Gerektiğini Anlatıyor.   

Sf: 70
Kamçı yarası kapanır ve çabuk geçer, dil acısı ise yıllarca dinmez.  

Sf: 71
Elçi olan kimse zeka ile birlikte yazma konusunda da usta olmalı, türlü metinleri ustalıkla yazabilmelidir. Yazmalı, okumalı ve başkalarının sözlerinden yararlanmalı, insan böylece bilgin olur. Çok kitap okumalı, söz söylemesini ve şiiri bilmeli ve hatta kendisi de şiir yazmalıdır. Astronomiden, tıptan anlamalı, rüya tabirlerini bilmelidir. Matematik ve geometriye vakıf olmalı; bir de çok iyi satranç ve tavla oynamalı, rakiplerini sıkıştırmalıdır. Cirit, okçuluk, kuşçuluk ve avcılıkta da mahir olmalıdır elçi olan kimse. Konuşurken bütün dilleri konuşmalı, yazarken bütün yazıları yazmalıdır. İşte bütün bu erdemlere sahip kimse elçilik işinde başarılı olur. Elçi zeki, bilgin ve uyanık olursa her yerde hoş karşılanır ve hükümdarına yararlı olur.

Sf: 73
Öğdülmüş Katibin Nasıl Olması Gerektiğini Anlatıyor.
Beyler, sırlarını şu iki kimseye açmak zorundadır: vezir ve katip. Bu iki kişiye sırrı açmak, sırrı açınca da bunların nazını çekmek lazımdır. Bütün sırlar bu ikisindedir. Bu sırları saklamazlarsa, aslında kendi işlerini bozmuş olurlar. Bak, Ötüken beyi ne diyor: Ey beylerinin güvenini kazanan adam! Sırrı iyi sakla! Sırrı saklamazsan başın gider. 

Sf: 74
Şu üç sınıf insan beylerin işine yarar: Biri, bilgili ve bilge kimse; diğeri kendisine sırlar söylenen katip, üçüncüsü ise cesur ve mert yiğit. Bilgili, bilge ve zeki kimse işleri danışmak için faydalıdır. Bütün memleket işlerini düzene sokan da yazıdır, zeki insan devletin gelirini yazı ile kaydeder. Yiğit adam ise eline kılıç alarak düşmanın boynuna vurur, onu ayaklar altına alır. 
Bir memleket kılıçla fethedilir; ancak orada hüküm sürmek ancak kalem ile mümkündür. 

Sf: 76
Öğdülmüş Hazinedarın Nasıl Olması Gerektiğini Anlatıyor.    

Sf: 77
Eğer beyler askere ihsanda bulunursa, hazinedar bunları yüzünü ekşitmeden vermelidir. Hizmetkar ihsana mani olursa, askerin gönlü kırılır; askerin gönlü kırılırsa beyin adı lekelenir. Sevilen kimseyi gözden düşürmenin yolu vadedilen şeye mani olmaktır. Beyler sözlerini yerine getirmezlerse güvenilirliklerini kaybederler. Güven kayboldu mu mal da gider. 

Sf: 79
Öğdülmüş Aşçıbaşının Nasıl Olması Gerektiğini Anlatıyor.    
Hangi ise çok emek verilmişse, insan onu sever, onu her şeyden yüce tutar. İnsan ömrünü neye sarf ederse o şey canı kadar kıymetli olur. Ömür değil, emek azizdir. Hayat gider, insan buna acıdığını söylemez; emek boşa giderse bunun acısı senelerce unutulmaz. 

Sf: 81
İnsan boğazına çok dikkat etmeli ve yavaş yavaş yemelidir. Boğazı gözetmek baş için faydalıdır. Az yemek ağıza tatlı gelir. 

Sf: 84
Öğdülmüş Hükümdarı  Hizmetlilerin Beyler Üzerindeki Haklarını Anlatıyor.  

Sf: 86
Cimri beyler mal toplar, hazine yığar; cömert beyler bunu kılıçla vura vura alır. Bu dünyada adet böyle olagelmiştir: Cimriye söverler, cömerdi överler. 

Sf: 88
Bir bilge kişinin dediği gibi, akrabaları olan kimse herkesten kuvvetlidir. Akraban yoksa arkadaş ve ahbap edin; iyi arkadaş da akraba gibi olur. 

Sf: 90
Hükümdarın Odgurmuş’a Mektubu  

Sf: 91
Cahilin ibadetinden alimin uykusu yeğdir.
Tanrı senin ibadetine muhtaç değildir. 

Sf: 92
Öğdülmüş’ün Odgurmuş’u Ziyareti 

Sf: 93
Düşmandan da çekinme; düşman insanı gaflet uykusundan uyandırır, insanın mertliği, erdemi düşmanı sayesinde duyulur, belli olur. Elbette erdem sahibi insanların düşmanları da olur. Hangi insanın etrafına bir düşman kalabalığı toplanmışsa, bil ki o insanın erdemleri fazladır. Düşman ile çarpışa çarpışa insanın adı yücelir; düşmansız adamın adı yücelmez yerde kalır.

Sf: 94
Bu dünya kendisini sana çok sevdirmiş dostum! Onun bütün kusurları erdem gibi görünmüş sana. Böyledir zaten, hangi şey sevilirse, kusurları görünmez.

Sf: 96
Bir arzusuna kavuşunca hemen bir başkasını ister. Onu kuvvetlendirirsen, daha da kötüleşir; vücut bir av köpeği gibidir, semirdikçe sahibinin emrine uymaz olur.    
Karnı doydukça tembelleşir; istediğini yapmasını istiyorsan onun arzularını engellemelisin.

Sf: 100
Hükümdar Gündoğdu’nun Odgurmuş’a İkinci Mektubu

Sf: 101
Ey saf gönüllü insan, sözün uzunu bıktırır, bu kadar sözü kafi gör; akla ve bilgiye itiraz etme. 
Dünyayı yutan insan akıllı, halkın başında bulunan kimse cesur olmalıdır.

Sf: 103
Öğdülmüş Beylere Hizmet Etmenin Töre ve Nizamını Anlatıyor.
Böylece ihlas ve doğrulukla hizmete devam edersen beyin takdiriyle en alt basamaklardan, mevkilerden başlayarak günden güne yükselir, en yüksek mevkilere kadar ulaşırsın. Bey, kulunu bu mevkilere yükselterek hakkını ödemiş olur. 

Sf: 104
Beyler aslan gibidir, överek yaklaşırsan öfkelenir, baş keserler. 
Büyükler saygıdeğerdir, büyük gelince ayağa kalk. 

Sf: 105
Öğdülmüş Kapıdaki Hizmetkarlar ile Nasıl Geçinileceğini Anlatıyor.
Saraydakilerle iyi geçinemezsen hayatın zevkini tadamazsın. Üç sınıf insanla karşılaşırsın orada: Bir kısmı senden büyüklerdir; onlara hizmet et ve hürmet göster, böylece ikbale ulaşırsın. Bir kısmı ise senin akranındır. Bunları kendinden uzaklaştırırsan düşmanın, yakınlaştırırsan dostun olurlar. Bunlar sana nasıl davranırsa sen de onlara öyle davran. Bir diğer sınıf ise derece itibariyle senden daha küçük olanlardır. Gayret et de makamca küçüklerin senin üzerinde tahakküm kurmalarına izin verme. Onlarla ağız şakası yapma, diline hakim ol. Bunlar hizmette kusur ederlerse cezalandır; başı boş bırakma. Onları hep kontrol altında tut.

Sf: 106
Dostunun içini öğrenmek istersen bir iki söz ile onu hiddetlendir, kaşlarını çat ona. Seni gerçekten sevip sevmediğini anlamak istiyorsan, çok sevdiği bir şeyini iste, derhal anlarsın. 
Sana gerçekten saygı gösterenlere sen de saygı göster. İyilere karşı iyi ol. Sana “siz” diye hitap edenlere sen de “siz” diye hitap et. Karşılık verirken karşındakinden daha nazik olmaya çalış.

Sf: 107
Öğdülmüş Karabudunla ( Avam ile) – Münasebetin Nasıl Olması Gerektiğini Anlatıyor.
Çok söz söyleme, çok sözün kıymeti az olur.
Öğdülmüş, Türlü Halk Sınıflarıyla Münasebetin Nasıl Olması Gerektiğini Anlatıyor.

Sf: 108
Doktorlar önemlidir; bütün hastalıkları ve ağrıları tedavi edenler doktorlardır. Herkes bir gün hastalanabilir; öyleyse onlarla iyi münasebetler kur, haklarını gözet. 
Sonra söz düzen, insanları öven ve yeren şiirler yazan şairler gelir. Bunların dili kılıçtan keskin, kalplerinin yolu kıldan incedir.
Bunlar ne isterse ver, esirgeme. Böylece bunların dilinden kendini satın al. 

Sf: 110
Öğdülmüş Evliliğin Nasıl Olması Gerektiğini Anlatıyor.
Daha önce evlenmemiş olursa çok iyi olur; böylesi seni daha çok sever. Evleneceğin kızın ailesinin toplumsal statüsü senden aşağıda olsun; kendinden yüksek ailelere yaklaşma, onların esiri olursun. 

Sf: 124
Odgurmuş’un Hükümdar Gündoğdu’ya Nasihatı

Sf: 126
Hazinenin zenginliğine, adamlarının ve askerlerinin çokluğuna güvenme. Bak, gücüne güvenerek kibirlenen biri, bir sineğe bile çare bulamamıştı.
İhsan ve cömertlikte acele et, cezalandırmada teenni ile hareket et.

Sf: 127
Ey hükümdar! Şu üç işe seçkin kimseleri getir. Bunlardan biri kadı’dır. Kadının temiz ve Allah’tan korkan biri olması gerekir. İkincisi sana vekalet edecek kimsedir. Üçüncüsü ise vezirdir. Vezirin seçkin bir kimse olması gerekir; zira halka ne gelirse ondan gelir.

Sf: 128
İnsan iki şeyi, ölümü ve kendini asla unutmamalıdır. Bunları unutan doğruluktan uzaklaşır. Ölümü unutma ki yerin mezardır. Kendi aslını unutma ki, aslın bir damla menidir. Sf: 130
Öğdülmüş Hükümdara Ülkeyi Düzene Sokmanın Yolunu Anlatıyor. 

Sf: 132
Ey güçlü hükümdar, sen de kötüleri ve zalimleri servet sahibi etme; elbette zenginleştiklerinde tavırları değişir, zalim olurlar. İyi insan da darlık içinde olursa karakteri değişebilir. Öyleyse kötüye değer verme ki tavırları iyileşsin; iyiye itibar göster ki, daha iyi olsun.

Sf: 139
Odgurmuş’un Öğdülmüş’e Tavsiyesi

Sf: 143
İnsan karakteri birbirine uymayan ve hatta düşman olan unsurlardan oluşmuştur. Biri güldürür, biri kavga çıkarır; biri acele eder, biri sükunet ister; biri güler, biri ağlar. Tam sevinçli derken, kaygılı oluverir; kederli derken gülmeye başlar.

Sf: 144
Ey hükümdar! Üç türlü insana değer ver: Biri cesur ve kahraman insandır, kılıcıyla ülkeye yararı dokunur. Biri bilge ve bilgili devlet adamıdır, işlerin istişaresi için yararlı olur ve ülkeyi düzene sokar. Diğer ise zeki ve becerikli katiptir, bu da devletin gelir ve giderinin hesabını iyi tutar. Bu hesap iyi tutulursa hazine dolar.

Sf: 145
Halk iyi olursa bey de iyi olur. Halk kötülük yaparsa, bey de kötülük yapar; kötülere ancak kötülükle engel olunabilir.

Sf: 150
Odgurmuş’un Öğdülmüş’e Tavsiyesi
Bu dünya bir kız gibidir, asilzadem, sakın seni aldatmasın! Senin gibi nicelerini yele verdi; birçok beyler, hükümdarlar gördü, geçirdi. Bugün sana bakıyor, göz kırpıyor, el uzatıyorsa da yarın verdiklerini alacak, seni ağlatacaktır. Süslenir, kendini güzel gösterir; elini ayağını bağlar, tutsak eder. Önce şeker yedirir, sonra zehir verir. Dünya böyledir, baht dönektir. 

Sf: 157
Hükümdarla Öğdülmüş’ün Sohbetleri
Ey hükümdar! Şu üç şeyin semizi kötüdür; köpek, av kuşu ve vücut. Bunlar ancak aç bırakılırsa yola gelir ve senin için yararlı olur. Av kuşu ve köpek tok ve semiz olduğunda av peşinden koşmazlar.

Doktrin: “Eğer bir Türk devleti olmasaydı mutlaka yaratmak gerekirdi.” – Adolphe Thiers