Sf: 4
Zaman bile Gıli’nin bu süratli hareketine hasta olup bir an duraksamıştı.

Sf: 5
Aynı esnada, akşam gaspa çıkacak şoparlar, bıçaklayacakları adamların rahat ölmeleri için dillerinin ucunu tükürükleyerek bıçaklarının oluklarını temizliyorlardı.

Sf: 14
Kepenklerin kulak çınlatan sesi, beş dakika on dakika hesabıyla sabah uykusunun tadını çıkaran imparatorların keyfini böldü.

Sf: 15
Berber Ali’ye tıraş parasının iki mislini bırakıp Gıli Gıli’ye döndü. Ceketinin zulasından çıkardığı muhteşem çakısının düğmesine basıp Salih’in gözünün önünde ‘ştak’ diye açtı. Gıli Gıli her zamanki gülümseyişle Sado’ya bakıp, “Ört, cebine koy,” dedi. Beklediği cevabı alan Arap Sado, köpekler gibi gülüp Gıli’ye havada iki perende attırdı. Arap Sado her ne kadar yalnızlık çekmese de, yine de tek başınaydı.

Sf: 17
“Ayağınızda spor ayakkabılar olsun ki ters bir durum karşısında anında olay yerinden kirişi kırasınız. Sabah ezanının okunduğu anlar gaftiye çıkmak için en iyi zamandır. Bütün holtalar sabah uykusunun en tatlı yerindeyken, siz ezan sesinin gürültüsünden yararlanıp işinizi çıtır çıtır bitirirsiniz. Aynı zamanda vukuat gündüze dahil olduğu için yakalansanız bile cezanız yarı yarıya hafifler. Parmaklarınızı her sabah bu türbenin köşesinden alacağınız ince kuma yarım saat sokup çıkarın. Göreceksiniz ki parmaklarınız eskisinden daha narin, çevik ve iş bitirici olacaktır.”

Sf: 28
Sokaktan geçenlerin biraz önce yaşadığı olayda bir suçları varmış gibi suratlarına ters ters bakmaya başladı. Madam Eleni, Ali’nin suratındaki ifadeden kafasına göre bir anlam çıkarıp az şekerli kahve göndermekten vazgeçti. Ali’yi sinirli haliyle daha çekici bulup her zaman kestiği hela camından uzanarak büyük aşkı için iç geçirmeye devam etti.

Sf: 35
Karısına yapamadığı numaraları Eleni’nin muhteşem bedeninde zevkle uyguluyor, Eleni’den yeni hareketler öğrendikçe, “Oh be, karı diye buna derim. Az kalsın yatak maceram en klasik oyunlarla son bulacaktı,” diye kendince yorumlar yapıyordu. Ali gür saçlarını Eleni’nin göğüslerinin arasına kaydırıp mis gibi kokan bacak arasına zevkle indirdi. Eleni’nin en duyarlı bölgesinden çıkan tarçın kokusu Ali’yi coşturdu. Titreşim anında Ali, ne çocuklarını ne de yıllardır aynı yastığa baş koyduğu karısını… hiç kimseyi düşünmedi. Sadece o anın şehvetine kafa yordu.

Sf: 38
Cıgarasından bir duman alıp beyin hücrelerini canlandırdı. Esrar, vazifesini yerine getirip şık ve çarpıcı cümleler haline, Fethi’nin ağzından döküldü.

Sf: 44
Geçmeyen gecenin zor gelen sabahında.

Sf: 52
Şut çekecekmiş gibi kaleciyi yatırıp üç rekat namaz kıldırdıktan sonra softaların kalecisinin solundan topu filelere gönderdi.

Sf: 54 
Orso’nun söylediği, “Şu hayattan zevk almadan bir günümün geçtiğini anlarsam o akşam kendimi düşünerek öldürürüm.”

Sf: 55
Fil Hamit yazıhaneden yeni tanıştığı manitasına bir telefon sallayıp “Boğaz’da arabayla gezme,” teklifinde bulundu. Manitadan, “Aç köpek, git önce sen karnını doyur,” cevabını alınca, suratı resmen mor oldu. Yediği zılgıtın acısını çocuklara akşama kadar fazla mesai yaptırarak çıkardı.

Sf: 67
Üç saniye sonra Fil Hamit’in dükkanının yarısı gökyüzünde şube açtı. Patlamayı duyan Koleralılar savaş başladı zannedip fırınların önünde uzun kuyruklar oluşturdular. İşi bilen kurnazlar, bitirimler, alemciler Fil Hamit’in atölyesinin önünde kurtarma harekatını başlatmışlardı. Her zaman bir bahane bulup kendi dükkanından arazi olan Fil Hamit de ellerini kenetleyip, “İtfaiyeye telefon edin. İçerdeki çocukları kurtaralım. Arabalar, arabalar da yanıyor, hadi arkadaşlar durmayın… durmayın!” diye bağırıp, kahramanlık yapmak isteyen bitirimlere olanca şiddetiyle gaz verdi.

Sf: 68
Kolera’nın gergin çamaşırlı sokaklarına doğru kırıttı.

Sf: 69
“Serseri oldu ama kral bir serseri oldu. İtoğlu it,” diye söylendi.

Sf: 71
Dandik ibn*lerin istekli bakışları altında biralarını fondiplediler.

Sf: 72
Gıli’nin her yerde işe yarayan bitirim yürüyüşü sex odasına giderken hiç etkili olmadı. Odaya girerken fazla iddialı yürüdüğünden pezoya da bir onluk kesildi.

Sf: 78
Ölen kevaşe, Kolera’nın en dandik gençlerine bile yatakta istedikleri hareketlerin hepsini nazlanmadan yapıyordu. Böylesine delikanlı bir kevaşeyi kimse unutamazdı.

Sf: 85
Gıli, hiç ummadığı bir ses tonuyla lügatin hasosunu parçalayan Tina karşısında şarampole yuvarlandı.

Sf: 87
Koleralılar Gıli’yi, kıza yüzük taktığı için değil, kıymetli bir mal gaftilediği için alkışlıyorlardı.

Sf: 88
Tina’ya tokadı geçirdi. Tina’dan çıkan tiz nida orkestranın çıkardığı bas sesle uyum sağlayıp araya karıştı.

Sf: 96
Gıli enerjisini o kadar sorumsuzca harcıyordu ki, Tina bile bu aktifliğe dayanamıyordu.

Sf: 98
Kolera canavarı yanlış yapmıştı! Alemci kadınların ve ağır ablaların bile taparcasına sevdiği Puma, ölümüyle, duygusal kemancıları yeni besteler yapmaya mecbur etti.

Sf: 99
Hamit Usta pintilik konusunda o kadar katıydı ki, annesi İtalyan, babası İngiliz melez bir araba icat edince bile Tilki’ye harçlık vermiyordu.

Sf: 101
Kolera su saati gibi kabarcıklar arasında zamanı ilerletti.

Sf: 104
Kokmuş bir et parçasını niye cebinde taşıdığına bir anlam veremeyen Gıli, eti incelemeye alınca acı gerçeği anladı. Puma Zehra’nın cinsel organı, yani “elmas madeni” Taner’in cebinden çıkmıştı! Evet, Kolera’da hayat bazı insanlar için sürprizlerle doluydu.

Sf: 106
Kolera canavarının cansız yatan bedenine gazeteyi kapattı. Herkes bu hareketi yapmak istiyordu, ancak duygusallıklarının ortaya çıkmasından delicesine çekiniyorlardı.

Sf: 107
Ne de olsa Tina, o üç zeytin, çeyrek ekmekle büyümüş kenar mahalle kızlarının en ateşlisiydi!
Fethi, şimdi elbiselerin yardımına muhtaç kalmadan, ruh değiştirerek hiç ummadığı bir kılığa girmişti.

Sf:108
Softaları karşısına alan hoca, uhrevi sesiyle, “Efendiler, din kardeşlerim, sakin olun ve söylediklerimi dikkatle dinleyin.”

Sf: 108
Kısacası Kolera’da hocanın durumu helvaydı!

Sf: 110
Tilki’nin, “Sağ yap, sol yap, yanaş,” dedi araba, babasının lafını uslu uslu dinleyen çocuk gibi gösterilen yere milimetrik yanaşıyordu.
“Durum kötü, kolla g*tü! De bana ütü: Ütü. Merak etme yiyeceğim o g*tü!”

Sf: 111
Kolera’da yaşanan katı erkeklik hayatında zevk almayanlar, Vazgeçmişler Kerhanesi’ne yerleşerek çıldırtıcı güzellikteki kalçalarını delikanlılara emdiriyorlardı.
Vazgeçmişler Kerhanesi’ni çalıştıran mamaların büyük bir çoğunluğu, sermaye vücudunun ön kısmıyla asla ilgilenmiyorlardı.
“Uzun labuş sokakta, kısa labuş yatakta!”

Sf: 112
Bu saltanatın, kalçalarının pörsüyeceği zamana kadar süreceğini Kolera’nın ağır bitirimleri yüz yıl önceden biliyorlardı!
Tina, sokağın bir ucundan diğer ucuna baktıkça, m*meleri pencerenin iskeleti tarafından okşanıyordu. Fil, detay hastasıydı. Mesleği icabı, bombeli şekillere zaafı vardı. Tina! Bombeli şekiller kraliçesi! Doyumsuz zevkçi kadın! Dudaklarından çıkacak küçük bir sözcük için binlerce erkeği sırada bekleten amansız mitra!

Sf: 114
Duvara yaslanan Gıli, kafasını koltuğunun arasına sıkıştırarak bilinçsizce terini koklamaya başladı. Ter kokusu beynine çarptıkça boyutlardan sıyrılıp Kolera’ya döndü.

Sf: 115
Rutubetin kız kardeşinin bile nefes alamayacağı bodrumda zarbolar Ali’yi sevmeye başlamışlardı.

Sf: 118
Gıli, uzak bir dayanak olarak düşündüğü babasını da kaybettiğinden Kolera’da “yalnız bitirim”i oynuyordu.

Sf: 119
Bastı gitti! Gıli’nin içinde yetişen kutsal adalet tohumları Tina ve Fil Hamit’e küçük bir numara yapması için yalvardılar.

Sf: 120
Gıli, böylesine şık bir intikamı beyaz tozun unutulmayacak arkadaşlığına borçluydu!

Sf: 123
Daha düne kadar covinolarla kardeş gibi geçinen esnaflar, mal mülk uğruna bukalemun kesildiler.
*İnsanın en yakın arkadaşı tekerlek olur mu lan ?

*Manitalar gece güzelleşir.

*Sen kanunsan ben belayım ulan.
*Oro*punun aşkından ne olur lan.
*Zamanı kim okşayabilir ki?
*Madde mı ağır yoksa mana mı?
*O bin tılsımlı anın çarşafından ağır ağır geçirirken hayatını, bilemezdi üç tekerlekli bisikletin karanlığa takla atacağını.
*Biz ne ustura yaraları aldık be Ali siktiret… Alem g*t olmuş be Ali…
*Kulağınızı dört açın ve beni dinleyin leylekler. Ben ki Profesör Gaftici Fethi olarak Kolera Açıkhava Üniversitesinin Seksoloji Profesörüyüm. Bugün sizlere manitalar hakkında çok önemli bir tüyo vereceğim. Beni dikkatle dinleyin. Efendim, manita “seni seviyorum, evlenelim” ayakları yaparsa önce yüz mumluk ampule yarım metre mesafeden bakın sonra gözlerinizi ampulden ayırıp manitanın gözlerinin içine dikin. Eğer hala cıvırın gözlerini görüyorsanız onunla hemen evlenin.
*Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın, nüksederken raksına mahallenin maşallahı, eyvallahı, güzelleş be oğlum şimdilik ölümüne kadar hayattasın. Şimdilik, ölümüne kadar hayattasın…
*Ölümüne tav oldum kevaşeye!

Doktrin: “Zarlar düşeş gelseydi, belki de her şey başka türlü gerçekleşecekti.” – Metin Kaçan